SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’T-TIB

<< 1930 >>

باب: رقية العين.

35. NAZAR DEĞMESİNE KARŞI RUKYE

 

حدثنا محمد بن كثير: أخبرنا سفيان قال: حدثني معبد بن خالد: قال سمعت عبد الله بن شداد، عن عائشة رضي الله عنها قالت:

 أمرني رسول الله صلى الله عليه وسلم، أو: أمر، أن يُسترقى من العين.

 

[-5738-] Aişe r.anha'dan, dedi ki: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem nazar değmesi dolayısı ile rukye yapılmasını bana emretti -yahut: (bana kaydını zikretmeksizin) emretti.-"

 

 

حدثني محمد بن خالد: حدثنا محمد بن وهب بن عطية الدمشقي: حدثنا محمد بن حرب: حدثنا محمد بن الوليد الزبيدي: أخبرنا الزُهري، عن عروة بن الزبير، عن زينب بنت أبي سلمة، عن أم سلمة رضي الله عنها:

 أن النبي صلى الله عليه وسلم رأى في بيتها جارية في وجهها سفعة، فقال: (استرقوا لها، فإن بها النظرة).

وقال عقيل: عن الزُهري: أخبرني عروة، عن النبي صلى الله عليه وسلم. تابعه عبد الله بن سالم، عن الزبيدي.

 

[-5739-] Ümmü Seleme r.anha'dan rivayete göre; "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, kendi evinde, yüzünde bir sarılık bulunan (ya da yüzünün rengi değişmiş) bir kız çocuğu gördü. Bunun üzerine: Buna rukye yapılmasını söyleyiniz. Çünkü buna bir nazar değmiş bulunuyor, buyurdu."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

''Nazar değmesinden dolayı rukye." Nazar değmiş kimseye rukye yapılması anlamındadır.

 

Nazar (göz değmesi), tabiatı kötü bir kimsenin, hasedle karışık güzel bulan ve bundan dolayı kendisine nazar edilenin zarar gördüğü bir bakış çeşididir. Bazı kimseler bunu açıklamakta zorlanarak şöyle demişlerdir: Nazar değen kimsenin zarar görmesini sağlayacak şekilde göz, uzaktan nasıl etki yapabilir? Buna şöyle cevap verilir: İnsanların tabiatları farklı farklıdır. Bu, bazen nazar eden kimsenin gözündeki zehirin, havada nazar değen kimsenin bedenine ulaşması yolu ile olabilir. Nazarı değen ve bununla meşhur olan bir kimseden şöyle dediği nakledilmiştir: Ben hoşuma giden ve beğendiğim bir şey gördüğüm takdirde gözümden bir hararetin çıktığını hissediyorum.

 

el-Hattabı der ki: Hadisten anlaşıldığına göre, gözün nefisler üzerinde bir etkisi vardır. İbnu'l-Arabı bunu reddetmekte aşırıya giderek şöyle demiştir: Filozofların görüşüne göre nazar değmesi, ruhun gücü ile nazar değen kimseyi etkilemesinden sadır olan bir şeydir. Bu durumda göz, öncelikle kendi nefsinde etkili olur, sonra da kendisinden başkasını etkiler. Bir açıklamaya göre nazar değmesi, nazar edenin gözünde bulunan ve gözlerin iri bir şekilde açılması esnasında ile isabet eden bir zehirdir. Tıpkı yılanın zehrinin insana geçmesi ile etkili olması gibi. Ancak birinci görüş şöyle reddedilmektedir: Eğer durum böyle olsaydı, hiçbir halde nazar değmesinden kurtulmanın söz konusu olmaması gerekirdi. Oysa vakıada görülen bu değildir. İkincisine karşılık da şöyle denilmiştir: Yılanın zehri ondan bir parçadır ve tamamı öldürücüdür. Nazar eden kimsenin ise -bunu kabul edenlerin görüşüne göre- nazarı dışında öldürücü bir tarafı yoktur. Bu ise yılan zehrine benzemeyen bir cihettir.

 

(el-Mazer1) dedi ki: Gerçek şudur: Şanı yüce Allah, nazarı değe n kimsenin kişiye bakıp ondan hoşlanıp onu beğenmesi esnasında, dilediği takdirde dilediği bir rahatsızlığı ya da ölümü halk edebilir. Bazen de bunu gerçekleşmeden önce de önleyebilir. Bu ya istiaze ile veya başka yolla olabilir. Gerçekleşmesinden sonra ise bunu rukye, gusletmek ya da başka yolla da bertaraf edebilir. ---Mazeri'nin sözü burada bitti---

 

Fakat bu açıklamalarda da itiraz edilecek bazı cihetler vardır. Nazar değmesine yılanı örnek gösteren kimse, bu sözleri ile zehrinden ona bir şeyler ulaşıncaya kadar sokulan kimse ile temas etmesini kastetmemiştir. O bununla, insanı görmesi ile insanın ölümüne sebep olan ve bununla meşhur olmuş bir yılan türünü kastetmiştir. İşte nazar eden kimsenin durumu da böyledir. Buna Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de daha önce Bed'u'l-halk bölümünde el-Ebter (kuyruğu kesik) ve Zo. et-tufyeteyn söz konusu edilince geçmiş bulunan Ebu Lubabe yoluyla gelen hadisi ile işaret etmiş bulunmaktadır. Bu iki yılan türü, gözü kör eder ve hamilenin cenininin düşmesine sebep olurlar.

 

el-Hattabl'nin nazarın etkisi ile kastettiği ise felsefecilerin benimsedikleri görüş değildir. Aksine yüce Allah'ın nazarıarın sebep olduğu zararlar açısından adeten görülüp icra ettiği şeylerdir. el-Bezzar hasen bir senedIe Cabir'den şu merfu' hadisi rivayet etmiştir: "Allah'ın kaza ve kaderinden sonra insanların çoğunluğu nefesle ölürler." Hadisi rivayet eden, kastettiği nazar değmesidir, demektedir.

 

Şanı yüce Allah'ın adeti de cisimlerde ve ruhlarda pek çok güç ve özelliklerin bulunduğunu ortaya koymaktadır. Nitekim bir kimse kendisinden utanıp sıkılan birisine baktığı vakit, bakılan kişinin yüzünde utancından dolayı ileri derecede ve daha önce olmayan bir kırmızılık görülür. Aynı şekilde korktuğu kimseyi görünce sararması da böyledir.

 

Hadis-i şerif'te nazar değmesinden dolayı rukye yapmanın meşru olduğu anlaşılmaktadır.

''Yüzünde bir sarılık bulunan." İbrahim el-Hazzı der ki: "Sef'a" yüzde bir çeşit karartıdır. el-Esmaı'den de bunun siyah karışımı bir kırmızılık olduğunu söylediği nakledilmiştir. Sarılık diye de açıklanmıştır. Başka bir renkle karışık siyahlık da denilmiştir. İbn Kuteybe der ki: Bu, yüzün gerçek renginden farklı bir renktir. Bütün bu açıklamalar birbirine yakındır. Bunların sonucu, kızın yüzünde asıl renginden farklı bir renk olduğunun görüldüğü anlaşılmaktadır.

 

"Buna nazar değmiştir." Buradaki nazarıdan kastın ne olduğu hakkında görüş ayrılığı vardır. Cinlerin nazarından bir göz değmesi söylendiği gibi, insanların nazarından olduğu da söylenmiştir. Ebu Ubeyd el-Herevı bunu kabul etmiştir. Ancak daha uygun olan bundan daha genelolduğudur ve bu kızın nazara gelmiş olduğudur. Bundan dolayı Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona rukye yapılmasına izin vermiştir. Bu da -başlığa uygun olarak- nazar değmesinden dolayı rukye yapmanın meşru olduğuna bir delildir.

 

باب: العين حق.

36. NAZAR DEĞMESİ BİR HAKTIR

 

حدثنا إسحق بن نصر: حدثنا عبد الرزاق، عن معمر، عن همَّام، عن أبي هريرة رضي الله عنه،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (العين حق). ونهى عن الوشم.

 

[-5740-] Ebu Hureyre r.a.'dan rivayete göre "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

 

Nazar değmesi bir haktır, diye buyurmuş ve dövme yaptırmayı da nehyetmiştir. "

 

Bu Hadis 5944 numara ile de var

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

''Nazar değmesi bir haktır." Yani nazar değmesi sabit ve var olan bir şeydir.

 

Yahut o, varlığı muhakkak olan şeylerdendir. el-Mazerı dedi ki: Cumhur, hadisin zahiri doğrultusundakanaat belirtmişlerdir. Veşm (dövme) ise iğne vb. bir şeyi bedenin herhangi bir tarafına kan akıncaya kadar batırdıktan sonra, o yere sürme ya da benzeri bir şey doldurması ve bunun neticesinde oradan yeşilimsi bir renk almasıdır. İleride yüce Allah'ınizniyle Ubas (giyim-kuşam) bölümünün sonlarında "kendisine döğine yaptıran kadın" başlığı a1tında açıklamalar gelecektir. Ben bu iki cümle arasında bir ilişki olduğunu görüyorum ki, daha önce bunu tespit edip dikkat çeken kimseyi bilmiyorum. O da şudur: Döğme yaptırmaya iten sebeplerden birisi de, döğme yaptıran kimsenin kendisine nazar değmesin diye niteliklerini değiştirmesi isteğidir. İşte burada nazar değmesinin hak olduğu belirtilmekle birlikte, döğme yaptırmak nehyedilmekte ve şeriat koyucunun öğretilerine dayanmayan, döğme yaptırmanın ve daha başka çarelere başvurmanın hiçbir faydasının olmayacağı belirtilmekte, yüce Allah'ın kaderinin mutlaka tahakkuk edeceğini göstermektedir. Müslim'in, İbn Abbas'ın rivayet ettiği ve Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e ref' ettiği hadiste şöyle denilmektedir:

 

"Nazar değmesi bir haktır. Eğer kaderi geçip geride bırakacak bir şeyolsaydı, hiç şüphesiz göz (nazar) onu geride bırakırdı. Sizlerden (nazarınızın değdiği düşün- . cesiyle) gusletmeniz istenecek olursa, siz de guslediniz."

 

Nevevi dedi ki: Hadiste kaderi n sabit olduğu ve nazar değmesinin de, nazarın zararının da pek güçlü olduğu belirtilmektedir. Hadisteki ikinci fazlalık olan kendisine nazar değdiğini kabul eden kimse tarafından nazar edenin yıkanması emri ise şuna işaret etmektedir: Bu sebep dolayısıyla gusletmek, aralarında bilinen bir husustur. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de onlara kendilerinden böyle bir şey istendiği takdirde karşı koymamalarını emir buyurmaktadır. Bunun en basit faydası ise, bu hususta meydana gelen vehmi ortadan kaldırmaktır. Emrin zahiri de vücub ifade etmektedir.

 

el-Mazerl bu hususta görüş ayrı lı ğı bulunduğunu nakletmekte ve bu emrin vücub ifade ettiği görüşünün sahih olduğunu söyleyerek şunları eklemektedir: (Nazar değmesinden ötürü) ölmekten korkacak olursa ve nazarı değen kimsenin gusletmesi sureti ile nazar değenin şifa bulduğu görülegelmiş ise o takdirde gusletmesi muayyen bir emir olur. Nazarı değen kimsenin zarar verdiği kimseye karşılıksız yiyecek vermesi için mecbur tutulacağı da kabul edilmiştir. Bu daha uygundur. Bunun dışında hadisten çıkartılacak daha başka sonuçlar da vardır:

 

1- Kimin nazarının değdiği bilinecek olursa, onun gusledeceğine dair hüküm verilir.

 

2- Gusletmek, nazara karşı faydalı olan işlerdendir.

 

3- Nazar, bazı hallerde kıskançlık olmadan dahi beğenmek ve hoşlanmakla birlikte olur. Hatta bu, seven bir kimse tarafından da, salih kimse tarafından da görülebilir.

 

4- Bir şey beğenen bir kimsenin beğendiği o kimseye ya da o şeye hemen mübarek olması için dua etmekte elini çabuk tutması icap eder ve bu onun tarafından yapılan bir rukye olur.

 

5- Müstamel (abdest ve gusül gibi ibadet kastıyla kullanılmış) su, tahirdir.

 

6- Açık arazide (tesettüre riayet etmek şartıyla) gusletmek caizdir.

 

7 - Nazar değmesi bazen öldürücü olabilir. Bundan dolayı kısas yapılacağı hususunda görüş ayrılığı vardır.

 

Bu sebeple Kurtubi şöyle demektedir: Nazarı değen bir kimse, herhangi bir şeyin telef olmasına sebep olursa onun tazminatını öder. Eğer nazarıyla öldürürse kısas ya da -bu işin onun bir adeti olacak şekilde tekrarlanması halinde- diyet ödemesi gerekir. Bu durumda nazarı değen kimsenin hali sihirbazın katir olduğu için değil (ölüme sebep olduğundan dolayı) öldürülmesini kabul eden kimselere göre aynı durumda olur. Şafiiler bu hususta lması söz konusu etmemişler, hatta böyle bir şeyin olmayacağını belirtmiş ve şöyle demişlerdir: Nazar çoğunlukla öldürücü değildir ve ölüm sebebi olarak sayılmamıştır. Nevevı de er-Ravda adlı eserinde şunları söylemektedir: Böyle bir halde diyet de, keffaret de söz konusu olmaz. Çünkü şer'! hüküm ancak genel ve belirli olarak tespit edilebilen şeyler hakkında söz konusu olur. Belli bir şekilde tespit edilemeyen ve bazı hallerde, bazı kimselere özelolan şeyler için hüküm koymak söz konusu değildir. Üstelik nazar değen bir kimse kesinlikle böyle bir fiil de işlemiş sayılamaz. Nazarın nihai durumu bir kıskançlıktır ve bir nimetin zeval bulmasını temenni etmektir. Aynı şekilde nazar değmesinden ötürü ortaya çıkan hal, nazar değen kimse için hoşlanılmayan bir şeyin ortaya çıkmasından ibarettir. Bu hoşlanılmayan hal de ölüm esnasında muayyen bir sebep olarak görülemez. Çünkü nazarın etkisi olmaksızın da hoşlanılmayan bir hal ile karşı karşıya kalınabilir. ---Nevevi'nin er-Ravda adlı eserinden nakil burada sona ermektedir---

 

İbn Battal'ın kimi ilim ehlinden haklettiklerine göre, bir kimsenin nazarının değmesiile tanınması halinde imam, o kimseyi insanların yanına girip çıkmaktan alıkoymalı ve onu evinde oturmaya mecbur etmelidir. Eğer fakir bir kimse ise ona hayatını idame ettirecek şekilde bir maaş bağlamalıdır. Çünkü böyle bir kimsenin zararı, Ömer rad'yallahu anhiin -ilgili başlıkta açıkça geçtiği gibi- insanlarla oturup kalkmasına engelolduğu cüzamlı bir kimsenin zararından daha ağırdır. Şeriat koyucunun cemaate katılmasını engellediği sarımsakyiyen kimsenin zararından da daha ağırdır.

 

Nevevi dedi ki: Bu, başkasının, aksini açıkça ifade ettiği bilinmeyen sahih ve muayyen olarak kabul edilen bir görüştür.